Çelik İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı ve Çolakoğlu Metalurji CEO’su Uğur Dalbeler 2 Haziran 2021 günü BloomberHT, Focus programında sektördeki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sayın Dalbeler’in açıklamalarından öne çıkanlar:
Bizim için önemli olan kurun stabil seyretmesidir. Çünkü dalgalı ortamlarda, üreticiler özellikle maliyet yapma konusunda ciddi sıkıntılar yaşarlar.
Türkiye ihraç ederken, ara mamul ve hammadde olarak da bir o kadar ithalat yapmak zorunda olan bir ülkedir.
O nedenle, biz kurun makul bir yerde olması kadar, o kurun dalgalanmadan stabil olarak hareket etmesini de arzu ederiz.
İhracat kadar iç piyasanın ne kadar hareketli olduğu bizim için çok önemlidir. Zira, çeliği imalat sanayinin ana girdisi olarak düşündüğünüzde, aslında içeride ne kadar tüketiliyor ise, tüketilen ürünün katma değerinin yükseltilerek bir o kadar ihracatı da olumlu etkilediği sonucu ortaya çıkar.
Örneğin, sanayinin girdilerinden bir tanesi olan sıcak haddelenmiş sac ihracatının, geçen yıla göre % 25 oranında azalmış olması bizi üzmüyor. Zira, bunun içeride tüketildiğini ve katma değeri daha yüksek bir eşya olarak ihraç edildiği sonucuna varıyoruz.
Yılın ilk 5 ayında Türkiye’nin toplam çelik ürünleri ihracatının miktar açısından % 17, değer açısından % 50 civarında arttığını görüyoruz. İlk 5 ayda, 8.8 milyon tonluk çelik ihracatına karşılık 7 milyar dolarlık bir ihracat performansı gösterildi.
2021 yılının sonunda, 2018’deki 16 milyar dolarlık çelik ihracat rakamını daha da yukarı taşıyabileceğimizi tahmin ediyoruz.
ABD’de fiyatların % 20-25 yukarıda olması, ABD pazarını cazip ve ihraç edilebilir bir pazar noktasına getiriyor. Türkiye de, bu fırsatları değerlendirerek ABD pazarında yeniden ihracat olanaklarını yaratmaya başladı. ABD’ye ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık ikiye katlandı.
Korumacılık konusunda ne ABD ne de AB tarafında tam olarak bir iyileşme beklemiyorum. Avrupa Komisyonu, AB’nin uygulamakta olduğu koruma önlemlerinin, 1 Temmuz 2021’den sonraki dönem için uzatılmasına sıcak bakıyor.
Rusya’nın hurda ihracatına uyguladığı vergiyi 30 $/ton arttırması, Türk çelik üreticisinin üretimine 35 $/ton maliyet artışı olarak yansıyacaktır.
Bu gelişme, Rusya ve Ukrayna’da bile Hükümetlerin kendi çelik endüstrisini nasıl koruduğunu ve bunun için neler yaptığının görülmesi açısından önemli.
ABD ve AB’de ithalat karşı tarife uygulaması ile koruma sağlanırken, bazı ülkelerde de hammaddenin ülke içerisinde kalması ve kendi üreticilerine daha düşük fiyatlardan sunulabilmesi için ihracata engeller getiriliyor.
Türk çelik sanayi, ABD ve AB’deki üreticilerin aksine, pandemi döneminde üretiminde kısıtlamaya gitmeyip, üretimine devam etti. Son çeyrekte talebin hızla geri gelmesiyle, üretim ve talep arasındaki dengesizlikten dolayı, bir anda malzeme sıkıntısı ortaya çıktı. Bunun bertaraf edilmesi konusunda Türk çelik sanayi elinden geleni yaptı, ancak paranın bu kadar bol ve ucuz olduğu bir ortamda, pandemi sonrasında talebin geri gelmesi, emtia fiyatlarında çok ciddi bir artışa yol açtı.
Bundan 6 ay önce ABD’de tonu 500 $’a satılan çelik bugün 1600 $ seviyelerine, AB’de de 500 $ seviyelerinden 1400 $ seviyelerine çıktı. Türkiye’de de global trende uygun olarak 500 $ seviyelerinden 1000 $ seviyelerine çıktı.
Son zamanlarda piyasada malzeme sıkıntısından bahsediliyor. Ancak yılın ilk 4 ayında, Türkiye’nin çelik üretimi % 17 oranında artış gösterdi. 2021 yılında Türkiye’nin üretiminin 39-40 milyon ton seviyelerine ulaşmasını bekliyoruz. Bundan önceki senelerde üretim 33 milyon ton seviyelerine kadar düşmüştü.
Önümüzdeki dönemde, Türkiye çelik sanayinde yaklaşık 8 milyon tonluk bir kapasite artışı olacak. Planlanan kapasite artışları, Türkiye’yi Avrupa’nın 1., dünyanın 7. büyük üreticisi konumuna taşıyacaktır.