Tüketim Beklentileri, 2018 Yılı İçin Temkinli Olmayı Gerektiriyor 12/11/2017

Tüketim Beklentileri, 2018 Yılı İçin Temkinli Olmayı Gerektiriyor

 

Çelik sektörünün, 2017 yılını rekor üretimle kapatması bekleniyor. 2012 yılında 35.9 milyon ton ile tarihinin en yüksek ham çelik üretimini gerçekleştiren Ülkemiz çelik sektörünün, 2017 yılında ilk kez bu seviyeyi aşarak, % 10 civarında artışla 36.5 milyon tona yakın bir seviyede üretim gerçekleştirmesi bekleniyor. Yılın ilk 9 aylık döneminde Türkiye, % 13.5 oranındaki üretim artışı ile en büyük 15 çelik üreticisi arasında İran’dan sonra çelik üretimini en hızlı arttıran ikinci ülke oldu. Global düzeyde Çin’in çelik tüketimindeki güçlü artış yanında, çevre kaygıları nedeniyle yüksek kirletici özellikteki eski teknolojili tesisleri kapatmaya yönelik gayretleri ve dünya piyasalarına ihracatının hızla azalmış olması gibi etkenlerin, piyasadaki fiyat seviyelerinin iyileşmesine imkân sağlaması, çelik sektörünün toparlanmasında etkili oldu.

 

Yılın ilk yarısında % 10’un üzerinde gerileyen Türkiye’nin çelik tüketiminin, ikinci yarıdaki olumlu performans ve geçtiğimiz yılın ikinci yarısındaki darbe teşebbüsü kaynaklı keskin tüketim daralmasının yarattığı baz etkisi nedeniyle, yılı büyüme ile kapatması bekleniyor. Başta Çin olmak üzere, dünya piyasalarındaki talep artışı, fiyatlardaki toparlanma ve küresel düzeyde hammadde maliyetlerinin dengeli bir seyir izlemesi, Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatına artış, ithalatına düşüş şeklinde olumlu yansıdı. 2016 yılında % 99 seviyesinde bulunan Türkiye’nin çelik ürünlerinde ihracatının ithalatı karşılama oranının, 2017 yılı sonunda % 115 seviyesine yükseleceğini tahmin ediyoruz.

 

Buna rağmen, artan rekabet ve korumacılık eğilimi nedeniyle, çelik ürünlerimiz bazı piyasalarda ciddi anlamda kan kaybediyor. Birkaç yıl öncesine kadar yıllık 4.5 milyon ton civarında çelik ihracat ile,  Türkiye’nin en önemli ihraç pazarı konumunda bulunan Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerine yönelik çelik ihracatı, bölgedeki kapasite artışları ve artan rekabet ortamı gibi etkenlerle, neredeyse durma noktasına gelmiş görünüyor. Bölge piyasalarında, Ülkemiz menşeli ürünlerin yerini, Çin, İran ve BDT menşeli çelik ürünlerinin almaya başladığı gözleniyor.

 

Çin'de Tüketim Yavaşlıyor

Bu arada, Çin dünya çelik üretimindeki büyümenin itici gücü olmaya devam ediyor. Ocak-Eylül döneminde, dünya ham çelik üretiminin % 50.4'üne sahip olan Çin, global üretim artışının % 56'sını gerçekleştirdi. Ocak-Ağustos döneminde % 11 civarında artış gösteren ve yılın tamamında % 12.4 oranında artması beklenen Çin’in çelik tüketiminin, 2018 yılında büyüme eğilimini sürdürmeyeceği, aynı seviyede sabit kalacağına yönelik beklentiler, 2018 yılı için tüm dünya çelik sanayinin temkinli olması gerektiğini ortaya koyuyor. Çin’in çelik tüketiminde yaşanacak duraksama, yıllık yaklaşık 500 milyon ton civarında fazla kapasitenin bulunduğu ülkede, ihtiyaç fazlası üretimin hızla dünya pazarlarına akın ederek, piyasa dengelerinin altüst olmasına neden olabileceğine ilişkin beklentileri beraberinde getiriyor. Sözkonusu atıl kapasitenin devlet desteği ile ayakta tutuluyor, üretim yapıyor ve ihraç ediyor olması ise, yarattığı haksız rekabet ile bu etkinin daha da yıkıcı bir boyut kazanmasına neden oluyor. Bu açıdan, Çin’in tüketiminde beklenen yavaşlama, hem dünya piyasalarındaki denge hem de ihraç pazarlarımızdaki rekabet ortamı açısından, 2018 yılı için temkinli olmayı gerektiriyor. Dünya Çelik Birliği verilerine göre, dünya çelik tüketimindeki büyümenin ise, 2017 yılındaki %7 seviyesinden, 2018 yılında % 1.6’ya gerileyecek olması da bu durumu teyid ediyor.

 

Çin'de Kapatılan Kapasitelerin Yerine 40 Milyon Tonluk Yeni ve Modern EAO Kapasitesi

Aslında Çin’de bir taraftan kullanılmayan ve zaten büyük ölçüde atıl durumda olan kapasiteler kapatılırken, diğer taraftan da son teknoloji yeni kapasiteler açılmaya devam ediyor. Son yıllarda, artan çevre kirliğiyle beraber, Çin’de kamu baskısıyla eski teknolojiye sahip olan tesisler ile indüksiyon ocaklı tesislerin kapatılması konusunda belirli bir başarı elde edildi. Ancak eski tesislerini kapatan tesislerin, en güncel teknolojiler ile yeni kapasiteler oluşturmaya başladıkları gözleniyor. Ekipman firmalarına verilen siparişler, bir yıl içerisinde Çin’de toplam 40 milyon ton civarında elektrik ark ocaklı tesis kapasitesinin kurulacağına işaret etmektedir. Sözkonusu 1 yılda kurulacağı öngörülen kapasite, Türkiye’de bugüne kadar kurulmuş olan toplam elektrik ark ocaklı tesis kapasitesinden daha yüksek bir miktarı ifade ettiğini vurgulanırsa, planlanan kapasite artışının boyutu, niteliği ve dünya piyasalarında yaratabileceği etki daha net anlaşılacaktır. Tabii, kapanan tesislerin yerine son teknoloji elektrik ark ocaklı tesis kurulması da, başta Çin’in hurdada net ihracatçı olabileceği yönündeki beklentiler olmak üzere, girdi piyasalarındaki dengeleri de ciddi ölçüde değiştirecektir.

 

2017 yılında çelik sektöründe en önemli sorunlardan birisi elektrot maliyetlerindeki beklenmedik ve keskin yükseliş oldu. Yılbaşında tonu 2.000-3.000 $ civarında olan elektrot fiyatları, Çin’de çevre kirliliği nedeniyle üretimin kısılması ve girdi maliyetlerindeki yükselişle, yılın son çeyreğine doğru 30.000 $/ton seviyelerine ulaştı. Bir ton çelik üretiminde elektrot maliyeti 3-4 $/ton seviyesinden, 50 $/ton düzeyine kadar çıktı ve öngörülemeyen bu maliyet artışı, başta elektrik ark ocaklı tesisler olmak üzere, çelik üreticilerini ciddi anlamda zor durumda bıraktı ve üretimi tehdit eder boyuta ulaştı. Pek çok firma fiyatlardaki hızlı yükselişler nedeniyle, ihtiyacını temin etmekte zorlandı. Elektrot tedariği ve fiyatlarında yaşanan sıkıntının 2018 yılının ilk çeyreğine kadar kaybolması beklenmiyor.

 

Endüstri 4.0 ve Çelik

Bugünlerde ‘Endüstri 4.0’ ve ‘Dijital Dönüşüm’ kavamları sanayide gündemin en üstünde yer alıyor ve almaya devam edecek gibi de görünüyor. Yeni teknolojilerin gelişimi ve yaygınlaşması, 4. Sanayi Devrimi’ne öncülük ediyor. Bu yeni dönem, ‘veri’ ve ‘veri analizi’ ile karakterize ediliyor.

 

Dijital dönüşüm, çelik sektörü için önümüzdeki dönemde de, gündemin en önemli konularından birisi olmaya devam edecek. Sanayi 4.0'ın, yalnızca çelik üretim prosesleri değil, çelik sanayinde değer zincirinin tamamı üzerinde önemli bir etki yaratması bekleniyor. PwC'nin 2016 yılında gerçekleştirdiği Metal Sanayi araştırmasına göre, metal sektöründe tesislerin ve makinaların birbirine bağlı ve birbiri ile iletişim halinde olduğu bir üretim sisteminde, fabrika otomasyonu kaynaklı elde edilecek tasarruf yıllık 54 milyar dolar düzeyinde...

 

Küresel çelik üreticileri şimdiden yürüttükleri endüstriyel faaliyetlerin içsel yeterliliklerini arttırmaya ve üretim sürecini daha verimli hale getirmeye yönelik olarak akıllı fabrikalara milyonlarca dolar yatırım yapıyor.   Yatırımlar, daha verimli ve güvenli çalışma ortamı yaratma hedefi çerçevesinde, yapay zeka ile yönetilen kendi kendini kontrol edebilen fabrikaların kurulmasını; ortaya çıkabilecek hata ve sorunların önceden öngörülerek önlenmesini; ve tehlikeli ve sıradışı gelişmelerin tespit edilmesi ve kontrol altına alınmasını hedefliyor. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde, 3D yazma, birbiri ile iletişim halinde olan (otonom) makinalar ve sistemler, insan-makine entegrasyonu, yapay zeka, big data ve nesnelerin interneti, önümüzdeki dönemde sanayinin gelişiminde yön belirleyici kavramlar olarak ortaya çıkıyor.

 

SteelData