2016 yılının ilk yarısı ve ikinci yarısı, Türkiye’nin çelik üretimi ve tüketimi açısından farklı seyre sahne oldu. Yılın ilk yarısında ham çelik üretimi, girdi maliyetleri arasındaki hurda aleyhine olan dengesizlik ile dünya çelik üretimindeki arz fazlalığının baskısı altında kalırken, yılın ikinci yarısında demir cevheri ve kömür fiyatlarındaki artışın, elektrik ark ocaklı tesislere sağladığı nispeten avantajlı şartlara bağlı olarak, üretim artışı hızlandı. 2016 yılında toplam ham çelik üretimi % 5.2 oranında artışla 33.2 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Artışa rağmen, üretim 2012 yılındaki zirvesinin % 7.6 altında kaldı.
Dünya Çelik Derneği (worldsteel) verilerine göre, 2016 yılında dünya ham çelik üretimi % 0.8 oranında artışla 1.63 milyar tona yükseldi. Ancak üretimdeki artış 2015 yılında yaşanan % 2.8 civarındaki üretim düşüşünü telafi edemedi. Dünyanın en büyük çelik üreticisi konumunda bulunan Çin’in ham çelik üretimi % 1.2 oranında artışla 808.4 milyon tona yükselirken, ikinci sırada yer alan Japonya’nın ham çelik üretimi ise % 0.3 oranında azalışla 104.8 milyon tonda kaldı. 2016 yılında dünyanın en büyük on çelik üreticisi arasında sadece Çin, Hindistan, Türkiye ve Ukrayna’nın ham çelik üretiminde artış gözlendi. Yılın tamamında Hindistan’ın ham çelik üretimi % 7.4 gibi büyük bir artışla 95.6 milyon tona yükselirken, Türkiye 33.2 milyon tonluk üretimi ile bir basamak yükselerek, yeniden dünyanın en büyük 8. çelik üreticisi konumunu elde etti. Büyük üreticiler listesinde 14. sırada yer alan İran’ın, hızlı büyüme hedefi çerçevesinde üretimini % 10.8 artışla, 17.9 milyon tona çıkartmış olması ve, İngiltere’nin üretiminin, bazı tesislerin üretimlerini durdurmuş olmalarının da etkisiyle % 30.5 oranında düşüşle, 7.6 milyon tona gerilemiş bulunması dikkat çekti. Dünya Çelik Derneği verilerine göre, 2016 yılında, kapasite kullanım oranı 2015 yılındaki % 69.7 seviyesinden, %69.3’e geriledi.
OECD verilerine göre, dünya çelik üretim kapasitesi 2016 yılında % 1.5 oranında artışla, 2 milyar 403 milyon ton seviyesinde ulaşırken, kullanılmayan kapasite 753 milyon tondan, 774 milyon tona çıktı.
Ham Çelik Üretimi
2007-2012 döneminde, en büyük 10 çelik üreticisi ülke arasında, Çin ve Hindistan’ın ardından, üretimini en hızlı arttıran 3. ülke olan Türkiye’de, 2012-2015 döneminde % 12.2 oranında üretim düşüşü yaşandı. Arka arkaya 3 yıl geriledikten sonra, 2015 yılında 31.5 milyon tona kadar düşen Türkiye’nin ham çelik üretimi, 2016 yılında % 5.2 oranında artışla, 33.2 milyon tona ulaştı. Buna rağmen, üretim 2012 yılındaki seviyesinin % 7.6 oranında altında kaldı.
2016 yılında, kütük üretimi % 0.9 oranında düşüşle, 23.02 milyon tona gerilerken; slab üretimi, % 22.5 oranında artışla, 10.15 milyon tona ulaştı. 2012 yılındaki seviyesine kıyasla, kütük üretimi % 14.9 oranında azalırken, slab üretimi, % 14.9 oranında artış gösterdi.
2016 yılında, ağırlıklı bir şekilde hurda tüketerek üretim yapan elektrik ark ocaklı tesislerin ham çelik üretim miktarları, % 6.7 oranında artışla 21.85 milyon tona yükseldi. Demir cevheri girdisine dayalı üretim yapan entegre tesislerin üretimleri ise, % 2.6 oranında artış gösterdi. 2016 yılında, toplam ham çelik üretiminin % 69’u kütükten oluştu. Yöntemler itibariyle, toplam üretimin % 66’sı elektrik ark ocaklı tesisler tarafından gerçekleştirildi.
Kapasite ve KKO
2016 yılında % 2.1 oranda artış gösteren Türkiye’nin ham çelik üretim kapasitesi, 50.4 milyon tondan, 51.5 milyon tona yükseldi. Toplam kapasite içerisinde elektrik ark ve indüksiyon ocaklı tesislerin payı, % 75 seviyesinde gerçekleşti. Üretimde sağlanan % 5.2 oranındaki artışın desteğiyle, 2016 yılında kapasite kullanım oranı, 2015 yılındaki % 62.5’ten, % 64.4’e ulaştı. Dünya Çelik Derneği verilerine göre, 2015 yılında % 69.7 seviyesinde bulunan dünya çelik sektöründeki kapasite kullanım oranı, 2016 yılında % 69.3’e düşerken, Türk çelik sektörünün kapasite kullanım oranının, % 62.5’den % 64.4’e yükselmesine rağmen, dünya ortalamasından 5 puan daha düşük bir seviyede kaldı. Türkiye’nin, slab üretiminde kapasite kullanım oranı 2015 yılındaki % 44 seviyesinden, % 55 seviyesine yükseldi. 2015 ve öncesinde slab kapasitesinin önemi bir bir kısmının atıl durumda kalmasında, kalitesiz, sertifikasız, dampingli ve teşviki ithal ürünlerin ithalatında gözlenen keskin artış etkili oldu.
Nihai Mamul Üretimi & Tüketimi
2016 yılında ham çelik üretimi % 5.2 oranında yükseldi. Buna karşılık, hurda/demir cevheri maliyet dengesinin yeniden kurulmuş olması sonucu ithal yarı mamul kullanımının azalması ile, nihai mamul üretimi, % 0.2 oranında azaldı. Toplam nihai çelik ürünleri üretimi, 36.94 milyon tondan, 36.88 milyon tona geriledi. Uzun ürün üretimi % 2 oranında düşüşle, 26.01 milyon tona gerilerken, yassı mamul üretimi, % 4.3 oranında artışla, 10.87 milyon tona yükseldi. 2016 yılında nihai mamul üretiminin % 70.5’i uzun ürünlerden, % 29.5’i yassı ürünlerden oluştu.
2015 yılında % 11.8 gibi oldukça yüksek bir oranda büyüyen Türkiye’nin görünür nihai çelik tüketimi, 2016 yılında % 0.9 oranında geriledi. 2016 yılının ilk yarısında % 6.3 oranında artan çelik tüketiminin, yılsonu itibariyle % 0.9 oranında gerilemesi, yılın ikinci yarısında yaşanan ekonomik ve siyasi problemlerden kaynaklandı. Genellikle inşaat sektörü tarafından kullanılmakta olan uzun ürün tüketimi % 1.7 oranında düşüşle, 17.6 milyon ton seviyesine gerilerken, daha çok sanayi kesimi tarafından kullanılmakta olan yassı ürünlerin tüketimi 16.45 milyon ton seviyesinde sabit kaldı. 2016 yılında, Türkiye’nin toplam çelik tüketiminin % 52’si uzun ürünlerden, % 48’i ise yassı ürünlerden oluştu. Türkiye’nin toplam nihai mamul üretiminin tüketimini karşılama oranı, 2009 yılındaki % 139 seviyesinden, % 108 seviyesine geriledi.
İhracat
2016 yılında, demir çelikten eşya ve boru ürünleri de dahil olmak üzere, Türkiye’nin toplam demir çelik ürünleri ihracatı, miktar açısından % 1.2 oranında artışla, 16.73 milyon tondan, 16.93 milyon tona yükselirken; değer açısından, ortalama fiyatlardaki gerileme nedeniyle % 8 oranında düşüşle, 11.74 milyar dolardan, 10.80 milyar dolara düştü. Yassı mamul ihracatı, % 21.3 oranında artışla, ilk kez 3 milyon ton sınırını aşarak, 3.08 milyon tona yükseldi. Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği ürün grubu olan uzun ürünlerin ihracatı ise % 1.3 oranında düşüşle, 10.05 milyon tona geriledi. 2016 yılında Türkiye’nin toplam çelik ürünleri ihracatının % 59’u uzun ürünlerden, % 18’i yassı ürünlerden, % 10’u boru ürünlerinden oluştu.
2016 yılında, en büyük ihraç pazarımız konumunda bulunan Orta Doğu ve Körfez ülkelerine yönelik toplam çelik ürünleri ihracatı % 2.2 oranında düşüşle 5.2 milyon tona geriledi. AB’ye yönelik ihracat ise, % 26.2 oranında artışla, 4.05 milyon tona yükseldi. Ülkeler itibariyle ise, Türkiye’nin en büyük çelik ürünleri ihraç pazarı, 2.3 milyon tonluk ihracat ile ABD olurken, ABD’yi 1.37 milyon ton ile Mısır, 1.22 milyon ton ile Birleşik Arap Emirlikleri, 1.12 milyon ton ile İsrail ve 1.08 milyon ton ile Irak takip etti. Sözkonusu 5 ülkenin toplam ihracatımız içerisindeki payı % 42 seviyesinde gerçekleşti.
İthalat
2015 yılında, miktar açısından % 38.1 oranında artışla 19.06 milyon tona ulaşan Türkiye’nin toplam çelik ithalatı, 2016 yılında % 8 oranında düşüşle, 17.54 milyon tona, değer açısından ise, % 11.5 oranında düşüşle, 10.9 milyar dolara geriledi. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren hurda/demir cevheri fiyatları arasında yeniden denge sağlanmaya başlanmasının da desteği ile, 2015 yılında % 65 oranında artışla, 7.89 milyon ton ile tarihin en yüksek seviyesine ulaşan Türkiye’nin yarı mamul ithalatı, 2016 yılında % 21 oranında düşüşle, 6.16 milyon tona geriledi. 2016 yılında, Türkiye’nin kurulu ham çelik üretim kapasitesinin 18 milyon ton civarındaki bir bölümü kullanılamadı ve üretimde kullanılan 6.6 milyon ton civarında yarı ürün, ithalat yolu ile karşılandı. Girdi maliyetlerinin dengeye oturmasının da desteği ile, 2016 yılında kütük ithalatında % 7.7, slab ithalatında % 46 oranında düşüş yaşandı. Yassı ürün ithalatı ise yükseliş eğilimini sürdürdü. 2016 yılında, % 0.7 oranında artışla, 8.67 milyon tonluk yassı ürün ithalatı yapıldı ve yassı çelik üretiminde ortalama kapasite kullanım oranları % 55 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin uzun ürünlerdeki net ihracatçı konumuna ve atıl kapasitesine rağmen, uzun ürün ithalatı da % 6.8 oranında artışla, 1.67 milyon tona ulaştı.
Bölgeler itibariyle bakıldığında, en büyük tedarikçi konumunda bulunan BDT’den yapılan ithalatın 2015 yılında % 33 oranında artışla, 7.14 milyon tona çıkmasının ardından, 2016 yılında % 7.8 oranında azalışla, 6.58 milyon tonda kaldı. Diğer büyük tedarikçilerden AB’den yapılan ithalat % 14.7 oranında düşüşle, 5.02 milyon tona, Uzak Doğu & Güneydoğu Asya’dan yapılan ithalat % 8.6 oranında düşüşle, 4.17 milyon tona geriledi.
Ülkeler itibariyle bakıldığında ise, 2016 yılında toplam çelik ürünleri ithalatında Türkiye’nin en büyük tedarikçisi 4.15 milyon ton ile Rusya oldu. Rusya’yı, 2.35’er milyon ton ile Ukrayna ve Çin, 1.19 milyon ton ile Güney Kore ve 1.1 milyon ton ile Brezilya takip etti. Sözkonusu 5 tedarikçinin toplam çelik ürünleri ithalatı içerisindeki payı % 64 oldu. 2013 yılında Serbest Ticaret Anlaşması imzaladığımız Güney Kore’den yapılan demir çelik ürünleri ithalatı ise, 2012 yılındaki 216.000 ton seviyesinden, % 450 oranında artışla, 2016 yılında 1.16 milyon tona ulaştı. Güney Kore menşeli 1.16 milyon tonluk çelik ürünleri ithalatına karşılık, sözkonusu ülkeye çelik ihracatı yapılmadı.
Çelik Ticaret Dengesi
2016 yılında, 10.8 milyar dolar ile Türkiye’nin toplam ihracatının % 7.6 oranındaki kısmını oluşturan çelik ürünleri ihracatının ithalatı karşılama oranı, % 95’ten % 99 seviyesine yükseldi. Böylece, 2015 yılında 19 milyon tonu aşan atıl kapasitesine rağmen, son 15 yıldan bu yana ilk kez net çelik ithalatçısı olan Türkiye, bir miktar azaltmış olsa da bu konumunu 2016 yılında da sürdürdü.
2015 yılında, miktar açısından 2.3 milyon ton, değer açısından ise 560 milyon dolar seviyesinde bulunan net çelik ithalatı, 2016 yılında miktar açısından 600.000 tona, değer açısından 100 milyon dolara geriledi. Türkiye 2016 yılında çelik ürünleri dış ticaretindeki en büyük açığı 6.15 milyon ton ile BDT bölgesi ile dış ticaretinde verdi. BDT bölgesinin ardından, 3.96 milyon ton ile Uzak Doğu ve Güneydoğu Asya ikinci sırada ve 0.97 milyon ton ile AB üçüncü sırada yer aldı. Buna karşılık, Orta Doğu ve Körfez bölgesi ile dış ticarette 4.9, ABD ile dış ticarette 2.29 ve Kuzey Afrika ile dış ticarette 2.25 milyon ton net ihracat sözkonusu oldu. Ürünler itibariyle ise Türkiye, 2016 yılında yarı mamullerde 5.9 milyon ton, yassı ürünlerde 5.6 milyon ton net ithalat yaparken, uzun ürünlerde 8.4, boru ürünlerinde 1.2 milyon ton net ihracat gerçekleştirdi.
Dünya Çelik Derneği verileri de, Türkiye’nin çelik ürünleri dış ticaretindeki göstergelerde yaşanan bozulmayı ve radikal değişimleri teyid etti. Özellikle Türkiye’nin ihracatındaki düşüş ve ithalatındaki artışla, net ithalatçı pozisyonuna geçmesi, Türkiye’nin dünya çelik sektöründeki yerini gösteren rakamlara da yansıdı. Dünya Çelik Derneği verilerine göre Türkiye, 2015 yılında, dünyanın en büyük çelik tüketicileri arasında 8. sıradaki yerini korurken, 2014 yılındaki seviyesine göre dünyanın en büyük çelik ihracatçıları arasında 8. sıradan 9. sıraya, dünyanın en büyük çelik ithalatçıları arasında 8. sıradan 5. sıraya geçti ve net çelik ihracatçıları listesinden çıkarak 14. sıradan dünyanın en büyük net ithalatçıları arasına girdi.
Hammadde
Ham çelik üretiminin % 5.2 ve elektrik ark ocaklı tesislerin üretiminin % 6.7 oranında arttığı 2016 yılında, çelik sektörünün toplam hurda tüketimi % 7.6 oranında artışla, 24.06 milyon tondan 25.88 milyon tona yükseldi. Sözkonusu tüketimin % 9 oranında artışla, 17.72 milyon tonu ithalat yolu ile, % 4.5 oranında artışla, 8.16 milyon tonluk kısmı da iç piyasadan karşılandı. 2015 yılında Türkiye, hurda ithalatının % 60’ını AB’den, % 18’ini ABD’den ve % 16’sını BDT’den olmak üzere, % 95’ini 3 bölgeden gerçekleştirdi. 2016 yılında fiyatlardaki gerileme nedeniyle, hurda ithalatının değeri % 7.6 oranında düşüşle 3.96 milyar dolarda kaldı.
2016 yılında en büyük hammadde ithalat kalemi olan 3.96 milyar dolar tutarındaki hurdanın yanında, % 4.1 oranında artışla, 0.7 milyar dolar tutarında 10.42 milyon ton demir cevheri, 274 milyon dolar tutarında 1.1 milyon ton pik demir, 372 milyon dolar tutarında 401 bin ton ferro alyaj ve 497 milyon dolar tutarında 5.1 milyon ton koklaşabilir kömür olmak üzere, toplam 5.9 milyar dolar tutarında girdi ithalatı yapıldı. Sektörün toplam girdi ithalatının değeri, 2014 yılındaki 9.98 milyar dolardan, 2015 yılında 6.6 milyar dolara ve 2016 yılında 5.9 milyar dolara geriledi.
Ekonomi
Yılın ilk yarısındaki güçlü büyüme eğilimi, yılın yarıdaki siyasi ve coğrafi karışıklıklar nedeniyle hızla yavaşladı. 2016 yılında sanayi üretimindeki büyüme % 1.9 seviyesinde kaldı. Yılın ilk yarısında sanayi üretimindeki artışın % 4.3 seviyesinde olduğu dikkate alındığında, ikinci yarıda üretimin hızla yavaşladığı net bir şekilde ortaya çıkıyor. 2016 yılında inşaat sektörünün % 4 civarında büyüdüğü tahmin edilirken, çelik tüketicisi sektörler arasında en güçlü büyümeyi, % 9 ile otomotiv sektörü gerçekleştirdi. Otomotiv sektörü, hem üretim hem de ihracatta yılı rekorlarla kapattı.
2015 yılında % 8.81 seviyesinde bulunan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), 2016 yılında % 8.53 seviyesine geriledi. Üretici fiyatları endeksi ise, % 5.71’den % 9.94’e yükseldi. 2015 yılında, Türkiye’deki işsizlik oranı ise, Mart 2010’dan bu yana ilk kez % 12’yi aştı.
2016 yılında ihracatın % 0.9 oranında düşüşle, 142.6 milyar dolara ve ithalatın % 4.2 oranında düşüşle, 198.6 milyar dolara gerilemesiyle, dış ticaret açığı % 11.7 oranında azalarak, 63.4 milyar dolardan, 56 milyar dolara geriledi. Dış ticaret açığındaki yüksek oranlı gerilemeye rağmen, cari işlemler açığı 2016 yılında bir önceki yıla kıyasla % 1.6 oranında artışla, 32.6 milyar dolara çıktı.
Beklentiler
2017 yılında, ham çelik üretiminin, 35 milyon ton seviyesini aşacağı; 2016 yılında % 64.4 seviyesinde bulunan kapasite kullanım oranının, 2017 yılında üretimde beklenen artışla birlikte, % 67 seviyesine çıkacağı, tüketiminin, 2017 yılında % 4 civarında artışla, 36 milyon ton seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. 2017 yılında, sektörün ihracatının yeniden artış eğilimine gireceği, çelik ürünleri ithalatının ve iç tüketimde ithal ürünlerin payının azalacağı öngörülüyor.
Bu beklentilerin gerçekleşmesi, dünya çelik piyasalarını tahrip eden kapasite fazlalıklarının kapatılması, dampingli ve devlet destekli ihracat faaliyetlerine son verilmesine bağlı görünüyor. Sözkonusu sonucun elde edilebilmesi için, Türkiye’nin ekonomi yönetiminin de diğer ülkelerde olduğu gibi, dampingli ve kalitesiz ürün ithalatına karşı süratle etkili tedbirleri uygulamaya aktarmasına ihtiyaç duyuluyor. Olumsuz dış faktörler olmadığında, Türkiye piyasasının dinamik yapısı, Türk çelik sektörünü yeterince güçlü bir şekilde destekleyebilecek bir performans ve büyüme sergiliyor.
2016 yılında sektörün performansında yaşanan iyileşmede, karşı karşıya kaldığı keskin reaksiyon sonrasında, Çin’in piyasa bozucu uygulamalarına son vermesi, atıl kapasitesinin bir kısmını kapatmaya yönelik çalışmalara başlaması, ihraç fiyatlarını maliyetlerle açıklanabilecek seviyelere çıkartması, etkili oldu. Sökonusu önlemler, fiyatlarda % 100 civarında artışların yaşanmasına ve yeni dengelerin oluşmasına imkan sağladı. Dünya çelik piyasalarındaki arz fazlalığından ve piyasa bozucu ihracat uygulamalarından kaynaklanan sorunların giderilmesine ve Türkiye’de gerçekleştirilmesi planlanan mega projelerin hızlandırılmasına bağlı olarak, 2017 yılında çelik üretiminde % 5’in üzerinde artış bekleniyor.
Kaynak: TÇÜD