Hasçelik Fabrika Direktörü Gürsel Hızır, yeni çelikhane yatırımı ve Türkiye’de düşük emisyonlu çelik üretimi hakkında Sanayi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
Çelik sektörünün öncü şirketlerinden Hasçelik, sürdürülebilirliği sadece bir zorunluluk değil, geleceğin çelik üretim vizyonu olarak görüyor. Hasçelik Fabrika Direktörü Gürsel Hızır, yeni çelikhane yatırımıyla enerji verimliliğini artıran teknolojileri ve Türkiye’de düşük emisyonlu çelik üretimi hakkında Sanayi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
Hasçelik, sektörün net sıfır karbon hedefleri kapsamında yeni çelikhane yatırımıyla dönüşüm yaratmayı hedefliyor. Sanayi sektöründe sürdürülebilirlik giderek daha önemli hale gelirken, yeşil çelik kavramı karbon ayak izini minimize eden ve çevresel etkiyi azaltan bir çelik üretim modeli olarak dikkat çekiyor. Geleneksel çelik üretimi yoğun enerji tüketimi ve fosil yakıt kullanımı nedeniyle yüksek karbon salımına neden olurken, yeşil çelik üretimi bu etkileri azaltmayı hedefliyor.
Geleceğin Çelik Üretim Vizyonu
Hasçelik’in düşük emisyonlu çelik üretiminde Türkiye’de öncü olmasını hedeflediklerine değinen Hızır şu ifadelerde bulundu: “Yeşil çelik, karbon ayak izini en aza indiren, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen ve çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutan bir çelik üretim modeli. Geleneksel çelik üretimi yüksek enerji tüketimi ve fosil yakıt kullanımı nedeniyle büyük ölçüde karbon salınımına neden olurken, yeşil çelik üretiminde esas amaç, bu çevresel etkileri minimize etmek. Yeşil Hidrojenle üretilmiş çelik karbon ayak izini sıfırlama yolunda önemli bir alternatif, ancak üretimi çok pahalı ve henüz geliştirme sürecinde. Oysa sektörün net sıfır karbon hedefine ulaşmak için hızla harekete geçmesi gerekiyor. Bu durumda fosil yakıt kullanımını en aza indiren yeni nesil EAO’ları ön plana çıkıyor. Hasçelik olarak biz, sürdürülebilirliği sadece bir zorunluluk değil, geleceğin çelik üretim vizyonu olarak görüyoruz. Yeni çelikhane yatırımımız, enerji verimliliğini artıran ve karbon salınımını azaltan teknolojilerle donatıldı. Amacımız, Türkiye’nin düşük emisyonlu çelik üretimine öncülük ederek sektörde dönüşüm sağlayan şirketlerden biri olmak”
Yeni Nesil Teknolojilerle Çelik Üretimi
Yeşil çelik, geleneksel çelik üretimine göre çevresel etkileri minimize eden farklı bir yaklaşım sunuyor. Yeşil çeliğin ekonomik anlamda da avantaj sağladığını belirten Hızır: “Yeşil çelik üretimi, geleneksel üretim yöntemlerinden çok farklı bir yaklaşıma sahip. Öncelikle, fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynakları kullanıldığı için üretim sürecinde karbon emisyonları önemli ölçüde azalıyor. Geleneksel çelik üretimi büyük miktarda enerji tüketirken, yeni nesil üretim teknikleri ile daha az enerji harcayarak aynı kalitede çelik elde etmek mümkün hale geliyor. Ayrıca, geri dönüşüm sürecine daha fazla odaklanılıyor. Hurda çeliklerin yeniden kullanımı teşvik edilerek doğal kaynakların tüketimi azaltılıyor. Bu da sadece çevreye duyarlı bir üretim süreci sunmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomiye de katkı sağlıyor. Karbon ticareti sistemlerinde düşük karbonlu ürünler daha fazla tercih edildiği için, yeşil çelik hem çevresel hem de ekonomik anlamda büyük avantajlar sunuyor” dedi.
Yeni Çelikhane Yatırımıyla Daha Az Elektrik Tüketimi
Hasçelik’in yeni çelikhane yatırımı, Türkiye’de ilk kez konveyörlü ön ısıtma teknolojisini kullanan tesis olarak dikkat çekiyor. Bu teknolojinin, enerji verimliliğini artırarak daha az elektrik tükettiğini belirten Hızır: “Yeni çelikhane yatırımımız, Türkiye’de ilk kez konveyörlü ön ısıtma teknolojisinin kullanıldığı tesis olacak. Bu teknoloji, enerji verimliliği açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Daha az elektrik tüketerek aynı üretim kapasitesini koruyabiliyoruz. Consteel + Elektrik Ark Ocağı (EAO) prosesi sayesinde sürekli hurda besleme yöntemi kullanarak çevresel etkileri en aza indiriyoruz. Toz emisyonlarını azaltan Consteel + EAO teknolojisi ile birlikte yeni filtreleme sistemleriyle hava kalitesine katkıda bulunuyor, daha sessiz ve çevre dostu bir üretim ortamı yaratıyoruz. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak şebeke elektriği yerine Güneş Enerji Santrali (GES) yatırımlarımızı devreye alıyoruz. Böylece, Kapsam 2 karbon ayak izimizi sıfıra indiriyoruz” dedi.
“Doğal Kaynakların Korunmasına Destek Oluyoruz”
Hasçelik, 2024 itibariyle hat bazlı karbon salınımı ölçümlerine başlayarak, sürdürülebilirlik performansını iyileştirmeyi hedefliyor. Hızır, konuya dair: “Sürdürülebilirlik bizim için bir yolculuk ve bu yolculukta kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Üretim süreçlerimizde karbon salınımını azaltmak en büyük önceliklerimizden biri. 2024 yılı itibarıyla tesislerimizde hat bazlı karbon salınımı ölçümlerine başladık. Bunu, su ayak izi ve yaşam döngüsü analizleriyle destekleyerek sürdürülebilirlik performansımızı sürekli iyileştirmeyi hedefliyoruz.Çelikhanemizde yağmur hasadı ile toplanan suları 4.000 m3 kapasiteli depoda toplayarak kullanıma kazandırıyor ve doğal kaynakların korunmasına destek oluyoruz. Bunun yanı sıra, yeşil enerji kullanımı ve döngüsel ekonomiye katkıda bulunacak projeler geliştiriyoruz. Yeşil çelik üretimi dışında da çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği destekleyen projelere yatırım yapmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.
“Yeşil Finansman Desteklerinin Artırılması Gerekiyor”
Türkiye’de hızlı dönüşümün sağlanabilmesi için teşviklerin artırılması gerektiğine vurgu yapan Hızır: “Dünya genelinde yeşil çelik üretimi konusunda önemli düzenlemeler yapılıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve sınırda karbon düzenlemesi gibi politikalar, düşük karbonlu üretimi zorunlu hale getiriyor. Ancak Türkiye’de bu alandaki düzenlemeler henüz istenen seviyede değil. Sektörde daha hızlı bir dönüşüm sağlanması için yeşil finansman desteklerinin artırılması gerekiyor. Yeşil enerji yatırımlarına verilen teşvikler artırılırsa, işletmeler daha kolay bir şekilde sürdürülebilir üretim modellerine geçiş yapabilir. Karbon ticareti sistemlerinin daha etkin hale getirilmesi ve hidrojen bazlı üretim gibi yeni nesil teknolojilere yatırım yapılması da büyük önem taşıyor. Sadece çevresel etkiyi azaltmak değil, rekabet avantajı elde etmek için de yeşil çelik üretimine geçiş artık bir zorunluluk haline geldi” ifadelerinde bulundu.
Yeşil çelik: Zorunluluk mu, rekabet avantajı mı?
Hasçelik, sürdürülebilir çelik üretimini geleceğin anahtarı olarak görüyor ve bu alanda öncü olma vizyonuyla hareket ediyor. Şirket, sadece bugünü değil, yarını da inşa etmeyi amaçlıyor. Hızır, sözlerine şöyle devam etti: “Yeşil çelik geleceğin rekabet avantajı mı yoksa zorunluluk mu? Artık bu soruya kesin bir yanıt vermek mümkün: Yeşil çelik, hem rekabet avantajı hem de bir zorunluluk. Küresel çapta sürdürülebilirlik politikaları ve karbon düzenlemeleri her geçen gün daha da sıkı hale geliyor. Bu da yeşil çeliği sadece çevresel bir sorumluluk olmaktan çıkarıp, ekonomik bir gerekliliğe dönüştürüyor. Yeşil çelik üreten şirketler, karbon ayak izi düşük olduğu için uluslararası pazarlarda daha fazla tercih ediliyor. Aynı zamanda, enerji verimliliği ve geri dönüşüm odaklı üretim sayesinde maliyet avantajı da sağlıyorlar. Dolayısıyla, yeşil çelik üretimine geçiş yapan şirketler, çevresel ve ekonomik açıdan güçlü bir konum elde ediyor. Hasçelik olarak, bu dönüşüme öncülük etmeyi hedefliyor ve sürdürülebilir çelik üretimini geleceğin anahtarı olarak görüyoruz. Sadece bugünü değil, yarını da inşa ediyoruz”
Kaynak: Sanayi Gazetesi