Yeşil Çelik Zirvesi 2024, 9 Mayıs'ta İstanbul'da Gerçekleştirildi 13/05/2024

Yeşil Çelik Zirvesi 2024, 9 Mayıs

 

Çelik sanayiinin yeşil dönüşümünü ele alan, SteelData organizasyonu ile gerçekleştirilen “Yeşil Çelik Zirvesi – Green Steel Summit 2024” 9 Mayıs 2024 tarihinde Marriott Hotel Asia İstanbul’da yoğun bir katılımla gerçekleşti. Zirvede, Türkiye çelik sanayiinde karbonsuzlaşmanın dünya ticaretine etkileri ele alındı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin yanı sıra, enerji, araştırma kuruluşları, teknoloji kuruluşları ve sektörden önemli isimlerin katıldığı zirvenin açılış konuşmasını yapan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) ve Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Türkiye’nin yeşil dönüşüm konusunda ciddi bir yol haritasına sahip olduğunun altını çizdi.

Yeşil dönüşümün temel alanlarından biri olan çelik endüstrisindeki yenilikçi ve sürdürülebilir yaklaşımların, çelik sanayinin yeşil dönüşümünde yol haritalarını tartışmak ve geleceğin fotoğrafını çekmek amacıyla organize edilen “Yeşil Çelik Zirvesi – Green Steel Summit 2024”, 9 Mayıs 2024 günü Marriot Hotel Asia İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirve, SteelData organizasyonuyla Tosyalı Holding Ana Sponsorluğunda hayata geçirildi.
Tatçelik ve Huawei Smart PV Türkiye Zirve’nin “Altın Sponsoru”, Energy Nova “Enerji Sponsoru”, Ağır Haddecilik ve Metsims şirketleri ise “Bronz Sponsoru” oldu.



‘Sürdürülebilirlik; Sanayi İçin Bir Varolma Meselesi Haline Geliyor’
SteelData yöneticisi Şahap Ataman, çelik sanayinin tüm faaliyetlerini daha çevreci bir yapıya dönüştürmek için uzun bir yola girdiğini, aslında, çelik sektörü olarak, işbirliği, yaratıcılık ve kararlılık gerektiren bir yolculuğa çıktıklarını, çelik sanayinin onlarca yılda bir yaşanan büyük bir dönüşümün tam da başlangıcında bulunduğunu belirterek konuşmasını şu şekilde sürdürdü;
“Bugün burada Yeşil Çelik Zirvesi’nde, ortak bir vizyon etrafında bir araya geliyoruz: O da ‘çelik üretimini yeniden tanımlamak’
Önümüzdeki dönemin anahtar kelimeleri, yeşil üretim, sürdürülebilirlik, karbonsuzlaşma ve verimlilik olacak. Sürdürülebilirlik, sanayinin geleceği için bir varolma meselesi haline geliyor.
Bu çerçevede, çelik endüstrisinde sürdürülebilirlik ve çevresel etkiyi azaltma çabalarını vurgulamak, bu alanda farkındalığı arttırmak, ilerlemeyi teşvik etmek, yenilikçi ve sürdürülebilir yaklaşımları ortaya koymak, son gelişmeleri ve geleceğe dair beklentileri tartışmak amacıyla bir araya geldik.
Bu zirvede, çelik üreticileri, kullanıcıları, hammadde tedarikçileri, akademisyenler, enerji firmaları ve teknoloji tedarikçileri gibi çelik sanayinde yeşil dönüşümün, ilgili tüm paydaşları yer alıyor.
İlgili tarafların perspektiflerinden en son gelişmeleri, en iyi uygulamaları, inovatif çözümleri, projeksiyonları, cesur stratejileri, yol haritalarını ve çelik sanayinin geleceğinin resmini tüm yönleriyle ortaya koymaya çalışacağız.” şeklinde konuştu.
Zirve süresince, katılımcıların deneyim ve bakış açılarını da bu önemli tartışmalara yansıtmayı ve sektördeki sürdürülebilirlik çabalarının şekillendirilmesine katkıda bulunmayı ümit ettiklerini vurgulayan Ataman, etkinliğin, yeşil dönüşüm alanında yeni fikirlerin geliştirilmesine, paydaşlar arasında yeni işbirliklerinin tesisine ve sinerjilerin oluşturulmasına katkıda bulunmasını temenni ederek sözlerini tamamladı.
 
‘Avrupa Yeşil Mutabakatı Bir Fırsat’
Fuat Tosyalı: “Çelik sektörü yeşil dönüşümün en önemli aktörü olmaya aday”.
Zirvenin açılış konuşması Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) ve Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı tarafından yapıldı. Fuat Tosyalı açılış konuşmasında sürdürülebilirliğin günümüzde artık bir zorunluluk olduğunun altını çizerek, “Avrupa Yeşil Mutabakatı bir fırsat. Yeşil ekonomiye geçiş sürecini ekonomik ve endüstriyel bir fırsata çevirme imkânı. Demir-çelik sektörü de bu yeşil dönüşüm sürecinin en önemli aktörü olmaya aday. Çünkü çelik hayatımızın her noktasında bizimle” ifadelerini kullandı.
“Bugün çok büyük bir değişimin eşiğindeyiz. Yeşil çeliğe Türkiye olarak mutlaka damga vurmamız gerekiyor. Endüstriyel üretim için mutlaka yeni enerji kaynakları lazım bunun da hidrojen olduğu görülüyor” diye konuşan Fuat Tosyalı “Yeter ki çağın gerisinde kalmayalım. . Şu ana kadar çelik sektörü kendi öz kaynaklarıyla yatırım ve yeşil dönüşümlerini gerçekleştirdi. Avrupalı rakiplerimiz gibi kamusal desteklerle beslenen bir sektör değiliz. Kar marjlarımız düşük, yatırım yapmak kolay değil. Ama ben inanıyorum ki, çelik sektörünün bütün oyuncularının bu değişimi yapmaya çok rahat gücü yeter.” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji, hidrojen, rüzgar ve elektrikli araçlar ve birbiriyle ilintili sektörlerin hepsinin çeliğe bağlı olduğuna vurgu yapan Fuat Tosyalı, "Sözün özü bir Net Sıfır çağı başlayacaksa bunun yolu demir-çelik sektörünün dönüşümüyle açılacak. Bu dönüşümün temel birkaç ayağı var. Üretimde temiz enerji kaynaklarının kullanılması en önemli gündem maddesi. Çünkü şu anda küresel çelik üretiminde fosil yakıtlar %75'lik bir paya sahip. Yoğunluk kömürde. O yüzden temiz enerji yatırımları sektörümüz için en kritik konu" diye konuştu.



Tosyalı: Dünyanın Geleceğini Düşünüyorsak, Matematiğe Uygun Olmayan Adımlar da Atmak Zorundayız; Hidrojen Endüstriyel Üretim İçin Görünen Tek Kilit Enerji Kaynağı; Bugün Yeşil Çelik Konusunda Atacağımız Her Adım, Yarın Maruz Kalacağımız Yaptırımlardan Daha Ekonomik Olacaktır
Tosyalı Holding YK Başkanı Fuat Tosyalı'nın Yeşil Çelik Zirvesi'ndeki konuşmasından bazı kilit noktalar:

  • Bugün hidrojen artık doğrudan sanayide kullanılabilecek şekilde üretilebilecek noktalara geldi.
  • Biz çelik sektöründe 20 yıl önce ortaya çıkan globalizasyonun sürdürülemez olduğunu öngörerek, zoru seçtik, dünyanın farklı noktalarında çelik üretim yatırımları yaptık. Şimdi görüyoruz ki bunlar doğru hamlelermiş.
  • Petrolün ve gazın çok bol ve ucuz olduğu coğrafyalarda dahi bugün yeni kapasiteler için enerji tahsisleri alamıyoruz.
  • Endüstriyel üretim için mutlaka yeni enerji kaynakları lazım, şu an için görünen tek seçenek de hidrojen.
  • Herhangi bir enerji kaynağı tükendiği için değil, dünyanın geleceğinin riske girmemesi için hidrojene geçmemiz gerekiyor.
  • Zorlu bir dönemde Cezayir’de dünyanın en büyük 2 DRI tesisi yatırımını yaptık.  2. Ünite hidrojenle de çalışabilecek şekilde projelendirildi. 3. Ünite ise tamamen hidrojenle çalışacak.
  • Cezayir gibi enerjinin bol ve ucuz olduğu bir ülkede, bizim hidrojen bazlı tesisler kurmamız normalde matematiğe uygun işler değil. Ancak dünyanın geleceğini de düşünüyorsak bu adımları da atmak zorundayız ve öncü olmak zorundayız.
  • Türkiye'de ise, İskenderun tesislerimiz, yatırım tutarı yüksek olan Türkiye’nin ilk Quantum ocaklarını barındırıyor. Çünkü karbon salınımını ve enerji tüketimini minimuma indirmemiz lazım.
  • Şu an için bunlar zor ve akılcı olmayan tercihler olarak görünüyor. Ama biz bugüne kadar bunun karşılığını fazlasıyla aldık.
  • 2 hafta önce V-Green adı ile yeşil çelik markamızı tanıttık.
  • Hesabımızı kitabımızı doğru yapmamız gerekiyor. Bugünkü enerji fiyatları ile karşılaştırarak, rekabet edemeyeceğimizi düşünerek geride kalırsak yarın çok geç olabilir. Bu yolda yapacağımız her yatırım, yarın maruz kalacağımız yaptırımlardan çok daha ekonomik olacaktır. Bunu unutmayalım.
  • Biz hidrojen ile ilgili çalışmalarımızı da tamamladık. Bu konuda da öncülük etmek üzere, hidrojen teknolojilerine büyük yatırımlar yapıyoruz. Hidrojeni sadece Türkiye’de üretmek ve kullanmak değil bizim amacımız. Çok yakında, sektöre yeşil hidrojen üreten teknolojileri de sağlayabilecek bir yapıya geldik.
  • Çin’in üretimi devasa ancak sorunları da devasa. Bugün bize bulunduğumuz coğrafyada rahat yüzü göstermeyen üreticiler yarın bu dönüşümde çok zorluklar yaşayacaklar. Biz yeterki çağın gerisinde kalmayalım.
  • Bugüne kadar çelik sektörü, hiçbir kamusal destek almadan, kendi özkaynakları ile yatırımlarını ve dönüşümünü gerçekleştirdi. Avrupalı rakiplerimiz gibi kamusal desteklerden faydalanmıyoruz, tabii ki zorlanıyoruz, düşük kâr marjlarımızla yeni yatırımları yapmak da kolay değil.
  • Ülkemiz çelik sanayindeki bütün oyuncuların çok rahatlıkla bu dönüşümü yapmaya gücü yeter. Yeter ki, bizler tarife dışı engellerle çok karşılaşmayalım.

 
Posco ARGE Merkezi Başkan Yardımcısı Dr. Kisoo Kim: Çelik Üretiminde Hidrojen ve Yeşil Enerji Türkiye İçin de Son Derece Önemli Olacak
“Türkiye ve Dünya Çelik Sanayiinde Karbonsuzlaşma“ başlıklı ilk oturumda “Posco 2050 Karbonsuzlaşma Yol Haritası, Geçiş Teknolojileri, HyREX, FINEX Teknolojileri, Hidrojen Kullanımı & Küresel Çelik Sanayinin Dönüşümüne İlişkin Beklentiler ve Türkiye çelik sanayinin dönüşümüne ilişkin değerlendirmeleri hakkında konuşan POSCO ARGE Merkezi Başkan Yardımcısı Dr. Kisoo Kim “Çelik insan üretimi için kilit bir öneme sahip. Çok uzun yıllardır çelik üretiyoruz çünkü çok kullanışlı bir malzeme. Çelik sektörü şu anda karbon salınımı ile ilgili sorunlar yaşıyor ve karbon nötr deklarasyonunda bulunan Posco gibi şirketler 2050 yılına kadar karbon nötr olacaklarını duyurdular. Bunun gerçekleştirilmesi uzun bir zaman alacak. Çelik üretiminde hidrojen bazlı üretim son derece önemli olacak. Yeşil enerjinin nasıl tedarik edileceği gerçekten Türkiye için de kilit konu olacak. Düşük karbonlu çelik üretimi söz konusu olacak. Bunun nasıl üretileceği kilit konu. Hidrojen çok önemli ama bunun şu an için oldukça yüksek maliyeti var” diye konuştu.



Huawei Smart PV Türkiye Ülke Müdürü Eray Hazer: Temiz Enerjide Hidrojen'in ve Hatta Nükleerin de Artık Konuşulması Gerekiyor
Huawei Smart PV Türkiye Ülke Müdürü Eray Hazer ise SteelData organizasyonu ile 9 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştirilen “Yeşil Çelik Zirvesi – Green Steel Summit 2024”te, “Yeşil Enerjinin Çelik Sanayini Destekleme Potansiyeli, Yenilikçi Uygulamalar & Öneriler” konusunda  bir konuşma yaptı. Dünyanın yapı taşlarından biri olan çelik sektörünün 1.9 milyar ton çelik üretiminin 1 milyar tonunu Çin’in gerçekleştirdiğini hatırlatan Eray Hazer, “Avrupa 2027 yılında karbon vergisi uygulamaya başlayacağını duyurdu. Bu yüzden artık sıfır karbon salımı olan temiz kaynaklardan üretim yapmak gerekiyor. Türkiye genel ihracatını AB’ye yaptığı için AB’nin getirdiği şartları bizim de uygulamamız gerekiyor. Güneş ve rüzgar enerjisinin pek çok üreticimizin ihtiyacını karşılamayacağı aşikar. Onun için bunun üzerine belki de ülke olarak eğilmemiz gerekiyor. Çünkü 2027’ye fazla zaman kalmadı.
Güneş ve Rüzgar enerjisine yatırımların yoğun bir şekilde devam ettiğini belirten Hazer, ancak bu yatırımlar ve kaynaklar çelik sektörünün tüm talebini karşılayabilecek düzeyde değil. Hesaplamalarımıza göre, hidrojenin ve sonrasında #nükleerin bile konuşulması gerekiyor.” dedi.



Kamu Panelinde, ETS, CBAM Uyum Süreci, Mevzuat Çalışmaları ve Beklentiler Tartışıldı
Çağ Çelik Genel Müdürü Ercüment Ünal moderatörlüğünde gerçekleştirilen “ETS, CBAM Uyum Süreci, Uygulamalar, Mevzuat ve Beklentiler” başlıklı panelde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Şube Müdürü Mehmet Demir de, Avrupa’nın Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayınladıktan sonra Bakanlığın da eylem planı hazırladığını kaydetti. İmalat ve sanayi sektörlerindeki emisyon azaltımına yönelik yol haritasının hazırlanmasının Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na verildiğini ifade eden Demir, Bakanlık bünyesinde kurulan Çelik İhtisas Çalışma Grubu’nun yeşil dönüşümü kapsayan sektörler için bir Yönlendirme Komitesi oluşturduğunu ve Komitenin sektörün neler yapması gerektiğine dair çalışmaların çerçevesini hazırladığını kaydetti.



‘AB Dışından Avrupa’ya Tedarikçilerde 2’inci Sıradayız’
Ticaret Bakanlığı Ticaret Uzmanı Demet Işıl Karakurt da, Avrupa’nın sanayisini ve enerji sistemini ‘yeşil bakışla’ yeniden düzenlediğine dikkat çekerek, “Enerji sektörü ve enerji yoğun bütün sektörlerde de temiz enerjiye erişimi destekleyecek şekilde dönüşüm gerçekleştiriliyor ve bütün ekonomik sistemi değiştiren bir sürece giriyor. Bunun çok önemli bir ayağı finansman” diye konuştu. AB’nin, bu sürecin etkilerini hissedecek daha kırılgan grupları desteklemeyi öngördüğünü de anlatan Karakurt, şunları söyledi: “Pek çok sektöre girdi oluşturan demir-çelik sektörü gibi önemli sektörleri dönüştürdüğünüzde, yeşil dönüşüm alanında önemli aşama kaydedilmesi sağlanacak. Ülke olarak büyük değer sağlayan demir-çelik alanında, AB dışından Avrupa’ya tedarikçilerde 2’inci sıradayız, dolayısıyla en fazla etkilenecek olanın bu sektörümüz olacağı aşikar.”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Gelir Uzmanı Mürsel Akbulut da, yeni getirilen düzenlemelerden örnekler vererek, Karbonsuzlaşmada sistemin nasıl işleyeceğini açıkladı.
Mürsel Akbulut, dünyada geçilmeye başlanan yeşil dönüşüm döneminin yeni kavramları hakkında da bilgi vererek, “Emisyon Ticaret Sistemi”, “Ürün Bazlı Emisyon Raporlama”, “ETS İzleme-Raporlama-Doğrulama Yıllık Döngüsü” kavramlarını ve bu sistemlerin nasıl işlev göreceklerine yönelik örneklerle ayrıntılı açıklamalarda bulundu.




Metsims Sustainability Consulting  CEO’su Hüdai Kara ise, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmaları, Emisyon Hesaplama Yöntemleri”ni anlattığı konuşmasında, sürdürülebilirlik danışmanlığını yaptıkları farklı sektörlerde ürün odaklı çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Hüdai Kara, AB’nin getireceği sınırda karbon vergisinin önemine de vurgu yaparak, “Sınırda Karbon Vergisi düzenlemesi de emisyon hesaplamalarının aslında basit bir uygulaması oluyor. Bu konuda sektörleri karbonsuzlaşmaya ve yeşil dönüşümün gerekliliklerine hazırlamak gerekiyor. Veriye ve referans noktalarına ihtiyaç var. İklim değişikliğine getirilecek çözümün bir fiyat mekanizması olacağı yıllardır biliniyor. Bunun elbette sektörleri dönüştürücü etkisi olacaktır” diye konuştu.
 
Dr. Akif Koca: Önemli Olan; Ne Zaman ve Nasıl Karbonsuzlaşacağız?
PwC Türkiye Yönetici Ortağı Dr. Akif Koca, "Hidrojen fiyatlarının 8 dolar seviyelerinden 2053 yılında 1.2 seviyelerine gerilemesi bekleniyor. Hidrojen fiyatlarındaki düşüşün 2040 yılından itibaren DRI bazlı çelik üretim yatırımlarını arttırması bekleniyor." dedi. Uluslararası kuruluşların emisyonların ne kadar azaltılabileceğine yönelik projeksiyonlar yaptığını söyleyen Akif Koca, “Enerji verimliliği konusunda her adım emisyonların doğrudan azalmasını sağlıyor. Hidrojen ve karbon yakalama konusunda da büyük gelişmeler bekleniyor. Dünyada Türkiye dahil birçok ülke, bu alanda planlarını açıkladı. Karbon yakalamada kapasitenin 2030 yılına kadar 8 katına çıkması planlanıyor. ‘Çelik sektörü ne yaparak karbonsuzlaşır?’ sorusunu hemen hemen biliyoruz. Önemli olan; ne zaman ve nasıl karbonsuzlaşacağız” değerlendirmesinde bulundu.



Mehmet Uğur: ‘Yenilenebilir Enerji de Teknolojik Gelişmeyle Birlikte Evriliyor’
EnergyNova Yönetici Ortağı Mehmet Uğur da, “Türkiye’nin Güneş Enerjisi Potansiyeli, Üretim ve Maliyet Projeksiyonları, Çelik Sektörüyle İşbirliği İmkânları” başlıklı konuşmasında, Mevcut düşük fiyat seviyelerinin, şu anda güneş enerjisi yatırımı için en doğru zamanda olduğumuzu gösterdiğini ve demir-çelik sektörünün stratejik önemde bir sektör konumunda olduğunu belirterek, ‘Aynı zamanda iklim değişikliği kapsamında da yeşil dönüşüme ihtiyaç duyan bir sektör. Demir çelik sektörü bu kapsamda, yenilenebilir enerji için zorunlu yatırımlarla karşı karşıya bulunuyor. Bu alanda güneş enerjisi santralleri 4-6 yıl ile en kısa sürede kendini amorte eden yatırımların başında geliyor. Ancak Almanya’nın 2 katı güneş enerjisi alan bir ülke olmamıza rağmen güneş enerjisi kurulu gücümüz ne yazık ki Almanya’nın 4’te 1’ini oluşturuyor” dedi.


 


Dr. Alper Terciyanli.: Enerji Depolama Sistemleri Sayesinde, Şebekeye İstikrarlı Bir Arz Sağlayabiliyoruz
Oturumda “Enerji Depolama Çözümleri, İnovatif Uygulamalar, Çelik Sanayi ile İşbirliği ve Beklentiler” konulu bir sunum yapan Partner EGS CEO’su Dr. Alper Terciyanlı ise yenilenebilir enerjinin mevcut fosil yakıtların yerini alması noktasında en önemli kaynağın güneş olduğunu, ancak bunun önündeki engellerin çözülmesi gerektiğini anlattı.
Enerji depolama sistemleri sayesinde, şebekeye istikrarlı bir arz sağlayabildiklerini ve enerji depolama sistemlerinin, talebin sıfır olduğu dönemlerde enerjinin depolanmasına, talebin ve fiyatın yüksek olduğu saatlerde enerjinin satılmasına imkan sağladığına dikkat çeken Alper Terciyanlı, “Hem evsel hem endüstriyel enerji depolama sistemlerinin kullanımı inanılmaz hızlı artıyor. Yenilenebilir enerji de teknolojik gelişmeyle birlikte evriliyor. Artık güneş, hidrolik, rüzgar gibi bu kaynakların birden fazla çeşidinin bir arada olduğu hibrit sistemlere doğru evriliyoruz” dedi.



Karbonsuzlaşma Yöntemleri, Hammaddeler ve Teknolojiler
Zirvenin “Karbonsuzlaşma Yöntemleri, Hammaddeler ve Teknolojiler” başlıklı paneli ise Dünya Çelik Birliği (World Steel Association (worldsteel) Pazar Analizi Direktörü Dr. Barış Çiftçi moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Dünya Çelik Birliği’ne katıldığı 2010 yılında bu konuların henüz gündemde olmadığına işaret eden Dr. Barış Çiftçi, bugüne gelindiğinde son derece iyi çalışılmış karbonsuzlaştırma planları bulunduğunu vurgulayarak, “Yapılan çalışmalara baktığımızda enerji verimliliği hakkında oldukça yoğunlaşılmış olduğunu biliyoruz. Bu çalışmaların 2015’te başladığını varsayarsak, planlama aşamasında önemli yol katedildi. Yeşil çelik konusunda bir süredir planlamalar yapılıyor, ancak henüz yolculuğun çok başındayız. Teknoloji gelişimi yıllar ve on yıllar alabilecek bir süreç. Teknoloji geliştirilirken bir sorun değil aynı anda yüzlerce sorunun çözülmesi gerekiyor. Bu da yolculuğun süresinin uzamasına neden oluyor.” dedi.



Panelin katılımcılarından Kobolde & Partners AB CEO’su Rutger Gyllenram da konuşmasında, karbonsuzlaşmada hangi noktada olunduğundan bahsederek, “Demir-çelik sektöründe küresel dinamik ne yönde ve gelecekte çelik imalatı içerisinde nasıl bir yolculuk edeceğiz? Karbonsuzlaşmaya tam anlamıyla ulaşabilmek için çok fazla geçiş var. Çelik imalatı sektöründe gidişatımızın ne yönde olacağına bakarsak, burada teknolojilerin emisyonları azaltması ve alternatif kanalların kullanılması öngörülüyor. Ancak mevcut duruma baktığımızda çelik imalatında teknolojiler için en iyi çözümler biraz durmuş görünüyor. Çünkü bir miktar kompleks yapıları var” görüşlerini paylaştı.



Wood Mackenzie Metal ve Madenler Global Araştırma Direktörü Daniel Carvalho ise, yeşil dönüşüm için yaptıkları yatırımlarla çok iyi bir noktada olduklarını düşünen şirketlerin bile bu noktada kalmamaları gerektiğini vurguladı. Carvalho, sözlerine şöyle devam etti: “Belki bir düğmeye basabilirsiniz ve her şey iyi olabilir. Ama ‘belki’ üzerine bir strateji kuramayız. Tam ölçekli süreçlerimiz işler hale gelmeden ve hidrojen azaltmaya başlamadan önce beklemek gerekli. Aya gitmeye çalışmayın, önce küçük adımları atın. Şu andaki süreçte sürekli küçük adımlarla iyileşme kaydediyoruz. Enerji verimliliği söz konusu olduğu zaman ilginç olan şey, bir çok proje henüz çok uygulanabilir değil.”

Dr. Pınar Artıran: Artık Güvenlik Sadece Askeri ve Sınır Güvenliği Değil, Yurtdışına Bağımlılık ve Gayri Safi Milli Hasıla
Zirvenin “Karbonsuzlaşma ve Dünya Ticaretine Etkileri” başlıklı son oturumunda, İstanbul Bilgi Üniversitesi Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kürsü Sahibi Dr. Pınar Artıran, Uluslararası Ticarette Sürdürülebilirlik ve Rekabetçilik Kuralları Bağlamında Çelik Sektörü” başlıklı bir konuşma yaptı.
Şu anda küresel ticarette ABD, AB ülkeleri ve Çin kaynaklı bir takım risklerin bulunduğunun herkes tarafından bilindiğini ifade eden Dr. Pınar Artıran, ticaret hukuku bağlamında yeşil dönüşümle ilgili şu bilgileri verdi: “Çevresel zorluklar gelecekte çok taraflı ticaret sistemini artan bir gerilim altına sokacak. Artık güvenlik dediğimiz şey sadece sınır ve askeri güvenlik değil, sizin gayri safi milli hasılanız ne kadar, siz malınızı üretirken yurtdışından malzeme almaya ne kadar mecbursunuz?”
Artıran, “Günün sonunda biz hukukla konuşmak zorundayız. Bütün karbon uyarlama mekanizması, yeni standardizasyonlarda Türkiye olarak bize hakkaniyetle davranılması hakkına sahibiz. Bütün bu regülasyonların temeline baktığımızda çevresel zorunlulukların küresel bir mesele olduğunu görüyoruz. Uluslararası ekonomi hukukçusu olarak benim baktığım yerden bu konu bir rekabetçilik konusudur. Çelikte karbonsuzlaşma derdimizi çözmeye devam etmeliyiz, bu elbette önemli ama uluslararası ticaret hukuku alanında ülke olarak haklarımızı da korumalıyız” şeklinde konuştu.



Sektörün Liderlerini Buluşturan Zirve
Çelik sektöründe karbonsuzlaşma alanında anahtar önem taşıyan zirvelerden biri olan Yeşil Çelik Zirvesi – Green Steel Summit 2024, sektörün yeşil dönüşümünde yenilikçi fikirlerin ve sürdürülebilir çözümlerin paylaşılmasına ev sahipliği yaptı.
Sektörün geleceğini şekillendirecek diyalog fırsatları için de güçlü bir platform sunan Zirve’de, karbonsuzlaşma ve dönüşüm çalışmalarının etkileri, uygulamaların maliyetleri nasıl dönüştüreceği, girdi tedariklerinin dönüştürülmesi gibi pek çok soru, sektör liderleri, sektörün önemli oyuncuları, akademisyenler, ilgili bakanlıklar, enerji şirketleri, teknoloji tedarikçileri ve çevre firmalarından isimler tarafından masaya yatırıldı ve gelecek projeksiyonları paylaşıldı.